Yurt dışı tutkusu vardı. Dilinde sürekli Avrupa .. Oysa O'nunla hangi kıtada olduğunun bir önemi kalmıyordu.
Dinlenen müziğin alt kültür, üst kültür ayrımı olduğunu ; dinlediğin şarkıyı söyle sana kim olduğunu söyleyeyim minvalinde kendinden emin konuşmaları vardı. Oysa her şey şu ya da bu şekilde O'nu zikrediyordu.
Evlenmek istediği adamın niteliklerini sayıyor da sayıyordu. Oysa ezelden belli olan evleneceği adamı çokta kafaya takmaya gerek olmadığını bilemiyordu.
Kariyeri ve yükselme hırsı gözünü bürümüştü.Daha çok para kazanmalıydı.Gelip geçici heva ve heveslerinin peşinde olduğundan bihaberdi .
Çok içiyor , çok sövüyor öfkeleniyordu.Bu halin bile bir nevi Allah'ına olan özleminden olduğunu nereden bilebilecekti .
Çok seviyorum, tapıyorum , onsuz yaşayamam dediği kadında gördüğünün aslında Allah'ın manası olduğunu, kadının sadece bir aracı olduğunu bilemezdi ki !
Kazanması geren bölüm tıptı. Bundan çok emindi zira doktorluk onun için vazgeçilmezdi. Oysa Allah onun için gerekli tekamül serüvenini ve bölümünü zaten çoktan hazırlamıştı ve ona düşen sadece dingin bir gayretti.
Hac için biriktirdiği paranın çalınmasına büyük esef duyuyordu. N'olurdu yani dünya gözüyle hacca gidebilseydi. Oysa bu hırsızlık hadisesi Allah'ın onu yanına çekmek için bir cilvesiydi ve o esef duya dursun rüyalarında Allah onu zaten evinde ağırlayacaktı.
Allah'la daima . Hu
21 Eylül 2019 Cumartesi
İçimizde ki Sesler Vücut Bulursa 3
Ayten : Zeynep kuzum ne bekliyorsun ki?! Hayat bu değil mi?
Mana : Klasiklere iyi bakmak gerek aslında. Bizim için değerli... Sonuçta yaradılıştan maksat insan olmaksa, insan olmaya dair her şey burada ! Tam da hayatın içinde... Kaynanasını alttan alamayan bir yeni gelinde insan olma savaşı veriyor esasen. Bu klasikler değerli vesselam !
Zeynep : Klasik olması hayatın içinde daima aynı hadisenin tekrarlanması değil. Hadisede ki kahramanların daima aynı davranması ! Yani gelin hiç alttan alamaz, kaynana zaten büyüktür her şeyi biliyordur geri adım asla atamaz. Tüm bu olay bize klişe dedirtiyor. Kimse daha insani, ruhani davranma eğiliminde değil. Yoksa çok haklısın Mana , Allah hadiseleri benzer yaşatıyor ve onlar çok değerli zira insan olmaya teşne aşamalar barındırıyor.
Ayten : Kızlar sizce nasıl davranacaktık peki ? Valla ben yeni gelin olsam , üzerime çokça gelinse cingar çıkarırım vallahi.
Zeynep : (Kahkahayla) İşte işte bir klişe daha !
Esmira :( Gülümseyerek) Allah daima sevgiyle ve hoşgörüyle yaklaşmamızı istiyor. Tıpkı O'nun gibi ! O'na benzemek için buradayız. O'nun gibi güzel olmak için. Hal böyle olunca kaynana ya da bir başkası daha insani tavırlar sergilememize engel olmamalı. Mesela Resulullah(sav) olsaydı , hocam olsaydı ne yapardı diyerek olaylara bir cevap bulabiliriz.
Mana : Ne güzel söyledin !
Ayten: ( Düşünceli) Zor vesselam !
Esmira: Uyanık olmak, emek vermek ve tabii sevmek gerek . Aşkla her şey mümkün !
Mana : Klasiklere iyi bakmak gerek aslında. Bizim için değerli... Sonuçta yaradılıştan maksat insan olmaksa, insan olmaya dair her şey burada ! Tam da hayatın içinde... Kaynanasını alttan alamayan bir yeni gelinde insan olma savaşı veriyor esasen. Bu klasikler değerli vesselam !
Zeynep : Klasik olması hayatın içinde daima aynı hadisenin tekrarlanması değil. Hadisede ki kahramanların daima aynı davranması ! Yani gelin hiç alttan alamaz, kaynana zaten büyüktür her şeyi biliyordur geri adım asla atamaz. Tüm bu olay bize klişe dedirtiyor. Kimse daha insani, ruhani davranma eğiliminde değil. Yoksa çok haklısın Mana , Allah hadiseleri benzer yaşatıyor ve onlar çok değerli zira insan olmaya teşne aşamalar barındırıyor.
Ayten : Kızlar sizce nasıl davranacaktık peki ? Valla ben yeni gelin olsam , üzerime çokça gelinse cingar çıkarırım vallahi.
Zeynep : (Kahkahayla) İşte işte bir klişe daha !
Esmira :( Gülümseyerek) Allah daima sevgiyle ve hoşgörüyle yaklaşmamızı istiyor. Tıpkı O'nun gibi ! O'na benzemek için buradayız. O'nun gibi güzel olmak için. Hal böyle olunca kaynana ya da bir başkası daha insani tavırlar sergilememize engel olmamalı. Mesela Resulullah(sav) olsaydı , hocam olsaydı ne yapardı diyerek olaylara bir cevap bulabiliriz.
Mana : Ne güzel söyledin !
Ayten: ( Düşünceli) Zor vesselam !
Esmira: Uyanık olmak, emek vermek ve tabii sevmek gerek . Aşkla her şey mümkün !
15 Eylül 2019 Pazar
İçimizde ki Sesler Vücut Bulursa 2
Ayten : Bir insan neden bu kadar altın sarısı iddialı bir şey giymek ister ki? Neyi ispat etmeye çalışıyor ? Varlığını mı ? Ayakkabılarının güzelliğini mi? Bu aşırılıkta neyin nesi ?
Zeynep : Dünya kaç milyar yıldır dönüyor. Ve buraya gelen herkes bir yerde savruluyor . Her güne nerdeyse farklı uyanıyor , rutinin içinde kayboluyor . Bir yerde anlam yüklü , sevdiğimiz şeyleri görmeye ihtiyacımız var. N'olmuş yani altın sarısında manayı yakalamış ise ve onu taşıyan bir şey almışsa. Kendini böyle ifade etmek istemiş olmalı.
Ayten : Bazı insanlar son derece zevksiz Zeynep . İnatla mantığa oturtman şart değil.
Mana: Biri anlam yüklemek mi dedi ? ( Gülümser ) Enterasandır büyük zatların giyim kuşamı da çok hoş olurmuş . Sade, tertemiz ve şık. Bunun iç alemlerinin güzelliğinin dışa yansıması gibi de düşünebiliriz.
Esmira: Aşka mazhar olmuş, Allah'ının manasıyla beslenen insanlar her konuda aşkın güzelliğini taşırlar. Bu kıyafetlere bile yansır elbette. Zevksizlik diyemeyeceğim bunun karar merci biz olmayalım kızlar ama aşşşırı dünyalaşmış , dünyanın yörüngesine göre hareket eden mana yoksunu insanlarda ister istemez kıyafetlerine de bu bulaşıyor diyebiliriz belkide. Uyumlu mu diye bakmaksızın son trendlerde diye giymesi gibi.
Mana : Dünyalaşmış yani aşırılaşmış ve düşünme ve hissetmekten uzaklaşmış kimselerde o anlam verme biçimide dünyanın kendisi kadar oluyor. Oysa Esmira'cım ne güzel dedin aşka mazhar olanların sınırsız ölçüsüz bir güzellik dışavurumu oluyor.
Zeynep : Dünyalaşmış insanlar için tek bir kelimem var. Klasik ! Geçmişte bu insan tipleri siyah beyaz ekranlarda oynuyordu şimdiyse renkli dönüyor. Hep aynı şekil ve anlamlarda. Yani ? Kıskançlık , hayat keşmekeşinden Allah'a vakıt ayırmama, iddialı konuşma ve giyinmeler , evlat düşkünlüğü, eşe tapma, kayınvalide derdi, derdini dünyalar kadar bulma hepsi hepsi bir klasik !
Ayten : Sorma sorma bizim üst komşu da kaynanasıyla pek kötü. Anlaşamıyor zavallım. Sık sık dertleşiyoruz . Ah ah napsın kızcağız !
Zeynep : Dedim ya klasik !
Devamı Gelecek... :)
Zeynep : Dünya kaç milyar yıldır dönüyor. Ve buraya gelen herkes bir yerde savruluyor . Her güne nerdeyse farklı uyanıyor , rutinin içinde kayboluyor . Bir yerde anlam yüklü , sevdiğimiz şeyleri görmeye ihtiyacımız var. N'olmuş yani altın sarısında manayı yakalamış ise ve onu taşıyan bir şey almışsa. Kendini böyle ifade etmek istemiş olmalı.
Ayten : Bazı insanlar son derece zevksiz Zeynep . İnatla mantığa oturtman şart değil.
Mana: Biri anlam yüklemek mi dedi ? ( Gülümser ) Enterasandır büyük zatların giyim kuşamı da çok hoş olurmuş . Sade, tertemiz ve şık. Bunun iç alemlerinin güzelliğinin dışa yansıması gibi de düşünebiliriz.
Esmira: Aşka mazhar olmuş, Allah'ının manasıyla beslenen insanlar her konuda aşkın güzelliğini taşırlar. Bu kıyafetlere bile yansır elbette. Zevksizlik diyemeyeceğim bunun karar merci biz olmayalım kızlar ama aşşşırı dünyalaşmış , dünyanın yörüngesine göre hareket eden mana yoksunu insanlarda ister istemez kıyafetlerine de bu bulaşıyor diyebiliriz belkide. Uyumlu mu diye bakmaksızın son trendlerde diye giymesi gibi.
Mana : Dünyalaşmış yani aşırılaşmış ve düşünme ve hissetmekten uzaklaşmış kimselerde o anlam verme biçimide dünyanın kendisi kadar oluyor. Oysa Esmira'cım ne güzel dedin aşka mazhar olanların sınırsız ölçüsüz bir güzellik dışavurumu oluyor.
Zeynep : Dünyalaşmış insanlar için tek bir kelimem var. Klasik ! Geçmişte bu insan tipleri siyah beyaz ekranlarda oynuyordu şimdiyse renkli dönüyor. Hep aynı şekil ve anlamlarda. Yani ? Kıskançlık , hayat keşmekeşinden Allah'a vakıt ayırmama, iddialı konuşma ve giyinmeler , evlat düşkünlüğü, eşe tapma, kayınvalide derdi, derdini dünyalar kadar bulma hepsi hepsi bir klasik !
Ayten : Sorma sorma bizim üst komşu da kaynanasıyla pek kötü. Anlaşamıyor zavallım. Sık sık dertleşiyoruz . Ah ah napsın kızcağız !
Zeynep : Dedim ya klasik !
Devamı Gelecek... :)
Öğretilenler
Annen temizlik düşkünü biri ve bir bakmışsın sende öyle oluvermişsin. Bu kadar tertipli olmak yalnızca ve yalnızca senin eserin olmuş gibi senin kadar temiz olmayana kızarsın, söylenirsin. Oysa sadece 'öğrenmişsindir.' Annen ya da başka insanlardan. Ve henüz öğrenmeyene çünkü yanında öğreten biri olmayana tahammül edemezsin ; çünkü sen biliyorsundur ve bu kadarı, bilmeyene anlayışsızlık için yeterlidir.
Küçük işlerin hesabını yapmayı, pratik zekalı olmanın değerini kavramışsındır. Çünkü etrafında sana bunu öğreten, bildiğini hatırlatan biri ya da birileri mevcuttur. Ve birde bakmışsındır ki zamanla o çok haz etmediğin yöntecinin el kol hareketlerini, düşünme biçimini almışsındır. Yanı başında öğretecek bir ebeveynin yoksa bırak sana arkadaşların , iş hayatın eşlik etsin bu yolda. Peki ya onlarda yoksa? O zaman iç aleminin , mürşidinin , Allah'ının devrede direkt dolaysız öğretirken bulursun kendini. Ama burası başka.
Bilgi güçtür kisvesiyle yetiştiğin üniversite hayatın sonrası öğrendiklerini hayata uygulayabilir bir yaşam zemini yakalarsın -nasip edilir- artık sen farkında bile olmadan "çok bilensindir". Hayatın sana kolayladığı her şeyi bir yana diğer herkesi de aynı kefede değerlendiren bilgi güçtürden nefes alırken artık "halden anlamayan" ki çok değerli bir düsturu kaçıran vahim bir haldesindir. Ama olsundur bilgilisindir ve bu senin için yeterlidir. Doğru ya bu da sana öğretilendir. "Allah kimden nasıl isterse öyle tecelli eder." Kenan Rifai
Ümitli olmakta sana öğretilmiştir. Rüyalarında Allah seda vermiştir , mürşidin gitme oraya demiştir , üzülme her şey yoluna girecek minvalinde mesajlar almışsındır. Ve birde ne göresin artık olaylar karşısında pes eden değil ; bu da geçecek bir hayrı var diyen kudretli mümin sıfatına bürünmüşsündür. Zira yine Allah elinden tutmuştur.
Her şeyi en ince noktasına kadar organize eden bir Allah'ımız var. Her kuluna 'meyil' duydukları ölçüsünde bir şeyler "öğretiyor". Karşısına iş arkadaşı Ayşe'yi çıkarıp, patronu Mehmet'i koyacak ve orda 5 ay çalışıp sonra ki hayatı için dipnotlar, veriler çıkaracak kadar her şey planlı gidiyor. Sana 10 yıl sonra masanı bu kadar düzenli tutmayı nasıl öğrendin deseler bilmem seviyorum dersin. Belki öyle. Ama bundan önceki işte Ayşe'nin masa düzeninden etkilendiğini anımsamazsın bile. Her şey bu kadar basitin içinde ilerliyor. Dedikodu sevmeyen bir kardeş kendiliğinden , doğal bir planda sana bunun yanlışlığını hatırlatıyor. Tabii meylinin olması da değerli aksi halde hiç değişmeyebiliyor düşünce ve davranışlar.
Algımız yaşadıklarımızla sınırlı. Daha çok gezen daha fazla insanla birlikteliği olan aşırı sosyal ya da cok calışkan , filmkolik ya da müthiş bir ev hanimi olmakla beraber bir takım hayat süzgecinden geçmiş ben bilmem , bilememe ihtimalim yüksek diyen bunu fark etmiş, fark ettirilmiş insanlara ihtiyacımız var . Yoksa her şeyi bilen , her şeye yorum yapan, yargılayan bir şeyleri kafamıza göre azaltıp çoğaltan insanlara dönüşüyoruz.
İmanı da öğreten ,veren , ahlakı da güzelleştiren yalnız Allah ' tır. Herhangi bir şeyi kendimizden bilmekten Allah korusun .
Allah intikamını kuluyla alırken Rab sıfatında ki öğreticiliğini de kuluyla gerçekleştiriyor. Dolayısıyla hiç bir kul boşa konuşmuyor mutlaka bir şey öğretiyor. Birde şu güzelim suskunlar var ki... Artık sadece dinleyici kesilmiş. Öğretmeyi de terk etmiş , Allah'ın muazzam tecellisi karşısında sükunete kavuşmuş adete sessizce şöyle der gibidirler 'ne diyebilirim her şeyi bilen yalnız sensin'
10 Eylül 2019 Salı
İçimizde ki Sesler Vücut Bulursa
Ayten : Her şeye konuşan , her şeye yorumu olan biri . Nefsin bir yüzü.
Mana : Anlayalımcı. Kimseyi tam olarak bilemeyiz , anlayamayız diyen bu yüzden suküneti önemseyen önemli sesimiz.
Esmira : Âşık. Her şey muhteşem. Her ana çok şükür değil mi kızlar sesi.
Zeynep : Suskun. Bu aleme geldik gidiyoruz diyecek çokta bisey yok sesi.
Mekan : Cafe - Aylik toplanma zamanı
Mana : Leylanin dergideki yazısına bakın kızlar
Ayten : Sanki anlatacak bir şeyi var , çok önemli tespitleri var da bir de ısrarla yazının çıkacağı zamanı bildiriyordu bize.
Mana : Her oluşum Allah in enerjisine muhtaç ve hayırlı. Reddetmeyelim bunda da bi güzellik olmalı.
Esmira: Bayıldım sonuçta emek var . Maşallah kıza.
Zeynep : Meşhur Mesnevi hikayesini hatırlayın kızlar kuş dağa konmuş ne kuşun ne dağın bundan bir kazancı olmuş. Yine de rolünü güzel oynamış tebrikler.
Cafeye kucağından bebeğiyle bir kadın girer.
Ayten : Gelen kadın çocuğundan güç alır gibi değil mi ? Sanki ondan besleniyor çocuğu olmasa eksik kalacakmış zavallı.
Mana : Öyle deme Ayten herkesin olgunlaşma serüveni bambaşka bu çocuk ona kimbilir neler öğretecek!
Esmira: Çocuğuna olan düşkünlük Allah'ına zorda olsa eğrilebilir ne şanslı kadın aşk için bir aracısı var !
Zeynep: Her anne gibi çocuğu için her seyi biliyor ve yine her anne gibi çocuğuna yetişememe kaygısı taşıyor. Bir klasik !
Ayten : Bazen sizede Zeynep -yüzün burda- fazla içsel ve bu hayatı 2. Kere yaşıyorda bunun ağırlığı ya da sıkıcılığı altında eziliyormuşsun gibi gelmiyor mu ?
Mana : Her şey bu kadar manidarken ne sıkılması? Zeynep ?
Esmira : Aşkla dönen bir dünya da her olumsuzlukta bi güzellik görme gayreti içindeyiz bu bile başlı başlına bi hoşluk. Çok şükür dimi kızlar?
Zeynep: Öleceğiz.... ( sessizlik) Her şey Allah 'ın elinde. Gayret edin emri içindeki gayret hariç. Neyin coşkusunu umuyorsunuz benden kızlar ? Kısa bir tebessüm.
Ayten : Amman hayat kısa kızlar çokta düşünmeyelim yani.
Mana : Üzerine kafa yorulmayan hayat değerli mi Ayten? Esmira sen ballı bakışınla bizi seslendirip bu konusmaya noktayı koysana
Esmira: Sevmeyi yaratan Allah kimbilir nasıl güzeldir. Bir evladin annesine duskunlugü gibi Allah'ımıza düşkün olalım inşallah.
Ayten : Ay ( esneme) Bir ara sizinle yeni trendlerden kışa hazırlık sezonundan bahis açalım. ( Geriliyor) Ne dersiniz ?
Zeynep : Manayla ilişiği kısa olanlar uzunların yanında daralır sende haklisin Aytencim.
Esmira : Zeynepçim Aytencimizde haklı. Hem herkes izin verildiği ölçüde algiliyor kimseye kızma hakkımız yok.
Mana : Şimdi göremeyen an gelir her seyi anlayıp duyabilir .. Sadece vaktini bekler. Ayrıca haklısın Ayten katolog yanın da mi getir bakalım neler varmış.
6 Eylül 2019 Cuma
Kısa Kısa
Seni seviyorum derken aslında karşındakinin sende olan güzel huylarını görmen ve yine dolaylı olarak kendini sevmen.
Biri sana nasıl rahatsızlık verebilir ? Aslında o rahatsızlık duyduğun şey senin zaafın ya da düşkün olduğun bir şeydir yani nefsinden ileri gelir. Dolayısıyla birinin canını sıkması pekte mümkün değildir sadece kişi nefsini ortaya çıkarıyordur hepsi o. Büyük zatlara bakınca kimsenin onları kızdıramaması boşa değil.
Güneş , Ay , Gökyüzü nasıl bu kadar gerçek geliyor? Aşırı yemeğe ve uykuya bıraktığında kendini , belki daha ileriye gittiğinde... Burası tek gerçek başka gidecek yer yok diye yemin bile edebilirsin..!
Hepimiz taşan bir güzelliğin parçasıyız. Analizdi, yorumlamaydı , dolaylı dedikoduydu derken birbirimizi beğenmezken buluyoruz kendimizi...
Sevimli olmak ya da ciddi görünmek senin elinde mi? Belirli bir çerçeveyle dünyaya geliyoruz ve bazı şartlarla ne kadar esnesekte bir kalıp mevcut olarak durabiliyor o da görünüş şeklimiz ve birinin bize baktığında ki ilk algısı vs. Dolayısıyla yaradılıştan kişinin elinde olmadan gelen bu özelliklere çokta takılmamak gerekiyor zira hakikat ne sevimlilikte ne ciddiyette.
Biri sana nasıl rahatsızlık verebilir ? Aslında o rahatsızlık duyduğun şey senin zaafın ya da düşkün olduğun bir şeydir yani nefsinden ileri gelir. Dolayısıyla birinin canını sıkması pekte mümkün değildir sadece kişi nefsini ortaya çıkarıyordur hepsi o. Büyük zatlara bakınca kimsenin onları kızdıramaması boşa değil.
Güneş , Ay , Gökyüzü nasıl bu kadar gerçek geliyor? Aşırı yemeğe ve uykuya bıraktığında kendini , belki daha ileriye gittiğinde... Burası tek gerçek başka gidecek yer yok diye yemin bile edebilirsin..!
Hepimiz taşan bir güzelliğin parçasıyız. Analizdi, yorumlamaydı , dolaylı dedikoduydu derken birbirimizi beğenmezken buluyoruz kendimizi...
Sevimli olmak ya da ciddi görünmek senin elinde mi? Belirli bir çerçeveyle dünyaya geliyoruz ve bazı şartlarla ne kadar esnesekte bir kalıp mevcut olarak durabiliyor o da görünüş şeklimiz ve birinin bize baktığında ki ilk algısı vs. Dolayısıyla yaradılıştan kişinin elinde olmadan gelen bu özelliklere çokta takılmamak gerekiyor zira hakikat ne sevimlilikte ne ciddiyette.
MANA VARSA HAYAT VAR !
Anlamlı, değerli , güzel,latif, hoş derken aslında diğer adlarıyla O'ndan Sevgili Allah'ımızdan bahsetmiş oluyoruz. Ve tabii Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den.
Peki günlük hayatında namaz ve çeşitli ibadetlerin dışında Onlarla birlikte olduğunu hissettiğin anların oluyor mu? Ve ne gibi hallerde ibadetinin dışında zaten her an Allah'ın huzurunda olduğunu hissediyorsun ?
^^ Mesela bazen müzik çalıyor ve hatta tastamam direkt "Hatırla Sevgili" çalıyor ve Beli dediğimiz Elest Bezmi ve doğrudan Allah akla gelmiyor mu?
^^ Perdeler salınıyor , saçın savruluyor tatlı, naif bir rüzgar esiyor ve o rüzgarın sahibi her şeyden olduğu gibi bu rüzgardanda haberdar diyorsun ve o rüzgar içini bir hoş ediyor.
^ Kuşları görürsün ve o malum ayet akla gelir : Görmüyor musun uçan kuşları ; Rahman'dır ancak onları tutan...
^^ Nasıl biri olman gerektiğinde, kafan karıştığında yolunu şaşırır gibi olduğunda hocan Allah'ın manasıyla karşındadır ve seni doğru yola iletiyor.
^^ Kendini eleştirir ve az kalsın hor görecek olduğundan Ehli Beyt'in manası , Allah'ın işaret ettiği şekilde koşar yetişir ve Resullullah Efendimiz gibi tebessüm ya da suskunluğun günümüzde yitirilen değerler olduğunu fark ediyorsun.
^^ Bulaşık yıkarsın ve o bembeyaz tatlı köpüğünde Ehli Beyti düşünürsün ve Onların bu denli tertemiz olduğunu akla getirirsin. (Getirilir)
^^ Günün Dünya saatlerine kapılmamaya çalışırsın. Mesela 19.00 akşam ana haber bülteni değildir de yine manayla hemhal olacak bir saattir dersin.
^^ Bir meydan gibi boş büyük bir sahayata girdiğinde Kabe ya da Umrenin geniş sahaları akla gelir ve sanki zaten ordaymışsın gibi bir his sarar seni.
^^ Kenan Rifai'nin dediği gibi "Allah kimden nasıl isterse öyle tecelli eder" sözüyle insanlara saygı duyma gayreti içine girersin.
^^ Kafan karıştığında, insana ya da bir ortama nasıl bir tavır takınman gerektiğinde şaşalarsan ya da doğru olan ne sorusuyla çokça meşgul olursan; Mana bütün bilgi sıralaması ve merhametiyle oradadır ve imdadına yetişecektir.