Annen temizlik düşkünü biri ve bir bakmışsın sende öyle oluvermişsin. Bu kadar tertipli olmak yalnızca ve yalnızca senin eserin olmuş gibi senin kadar temiz olmayana kızarsın, söylenirsin. Oysa sadece 'öğrenmişsindir.' Annen ya da başka insanlardan. Ve henüz öğrenmeyene çünkü yanında öğreten biri olmayana tahammül edemezsin ; çünkü sen biliyorsundur ve bu kadarı, bilmeyene anlayışsızlık için yeterlidir.
Küçük işlerin hesabını yapmayı, pratik zekalı olmanın değerini kavramışsındır. Çünkü etrafında sana bunu öğreten, bildiğini hatırlatan biri ya da birileri mevcuttur. Ve birde bakmışsındır ki zamanla o çok haz etmediğin yöntecinin el kol hareketlerini, düşünme biçimini almışsındır. Yanı başında öğretecek bir ebeveynin yoksa bırak sana arkadaşların , iş hayatın eşlik etsin bu yolda. Peki ya onlarda yoksa? O zaman iç aleminin , mürşidinin , Allah'ının devrede direkt dolaysız öğretirken bulursun kendini. Ama burası başka.
Bilgi güçtür kisvesiyle yetiştiğin üniversite hayatın sonrası öğrendiklerini hayata uygulayabilir bir yaşam zemini yakalarsın -nasip edilir- artık sen farkında bile olmadan "çok bilensindir". Hayatın sana kolayladığı her şeyi bir yana diğer herkesi de aynı kefede değerlendiren bilgi güçtürden nefes alırken artık "halden anlamayan" ki çok değerli bir düsturu kaçıran vahim bir haldesindir. Ama olsundur bilgilisindir ve bu senin için yeterlidir. Doğru ya bu da sana öğretilendir. "Allah kimden nasıl isterse öyle tecelli eder." Kenan Rifai
Ümitli olmakta sana öğretilmiştir. Rüyalarında Allah seda vermiştir , mürşidin gitme oraya demiştir , üzülme her şey yoluna girecek minvalinde mesajlar almışsındır. Ve birde ne göresin artık olaylar karşısında pes eden değil ; bu da geçecek bir hayrı var diyen kudretli mümin sıfatına bürünmüşsündür. Zira yine Allah elinden tutmuştur.
Her şeyi en ince noktasına kadar organize eden bir Allah'ımız var. Her kuluna 'meyil' duydukları ölçüsünde bir şeyler "öğretiyor". Karşısına iş arkadaşı Ayşe'yi çıkarıp, patronu Mehmet'i koyacak ve orda 5 ay çalışıp sonra ki hayatı için dipnotlar, veriler çıkaracak kadar her şey planlı gidiyor. Sana 10 yıl sonra masanı bu kadar düzenli tutmayı nasıl öğrendin deseler bilmem seviyorum dersin. Belki öyle. Ama bundan önceki işte Ayşe'nin masa düzeninden etkilendiğini anımsamazsın bile. Her şey bu kadar basitin içinde ilerliyor. Dedikodu sevmeyen bir kardeş kendiliğinden , doğal bir planda sana bunun yanlışlığını hatırlatıyor. Tabii meylinin olması da değerli aksi halde hiç değişmeyebiliyor düşünce ve davranışlar.
Algımız yaşadıklarımızla sınırlı. Daha çok gezen daha fazla insanla birlikteliği olan aşırı sosyal ya da cok calışkan , filmkolik ya da müthiş bir ev hanimi olmakla beraber bir takım hayat süzgecinden geçmiş ben bilmem , bilememe ihtimalim yüksek diyen bunu fark etmiş, fark ettirilmiş insanlara ihtiyacımız var . Yoksa her şeyi bilen , her şeye yorum yapan, yargılayan bir şeyleri kafamıza göre azaltıp çoğaltan insanlara dönüşüyoruz.
İmanı da öğreten ,veren , ahlakı da güzelleştiren yalnız Allah ' tır. Herhangi bir şeyi kendimizden bilmekten Allah korusun .
Allah intikamını kuluyla alırken Rab sıfatında ki öğreticiliğini de kuluyla gerçekleştiriyor. Dolayısıyla hiç bir kul boşa konuşmuyor mutlaka bir şey öğretiyor. Birde şu güzelim suskunlar var ki... Artık sadece dinleyici kesilmiş. Öğretmeyi de terk etmiş , Allah'ın muazzam tecellisi karşısında sükunete kavuşmuş adete sessizce şöyle der gibidirler 'ne diyebilirim her şeyi bilen yalnız sensin'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder