11 Temmuz 2019 Perşembe

Kenan Rifai

"Neye üzülüyorsun?" da ki heybetli ve fakat içeriği merhamet dolu ikazla kendime geldim. Çünkü bu sözsüz diyalogla işaret edileni anlamak demek şuydu : Sana bir keder verilmedi, sen üzül diye yapılan hiç bir şey yok. Peki sen neden bunu kendine yapıyorsun ve keder yaratıyorsun ? Uyanık olmak aynı zamanda zihnini elekten geçirmek değil miydi ? Kendine gel.

Kahkahalarla gülmektesin. Dostun hayrolsun neye bu kadar derken bile dudağı inceden gülmeye elverişli hale gelmiştir. Anlatırsın... Güldüğün şeyin yüzeyselliği ya da pekte komik olmamasının bir önemi yok. Bir zariflik zarureti olarak ya da eşlik etmek mecburiyetinde hissetmeksizin ; sırf senin gülüşünün zevkinden zevke gelip bir gülümseme alır dostunu.

Yankıda ..."Söylemeye ne hacet, beni bilmez mi O"
Nefes nefese , koşarak hızlıca , iletmeliyim ve bir cevap almalıyım. Telaş. (Uyarı veren bir çizgi , kırmızıdasın ) Yolda koşarken bir yandan evhamlı düşünceler : Bulamaz ve anlatamazsam mahvolurum. Nasıl huzura ererim ,başka nerden öğrenebilirim !? ( Dikkat , koyu bir kırmızı daha zira kendinden uzaklaşmaktasın .) Geldin konağa nefes nefese hocan gitmiş, yorgunlukla yere yığılır gibi oturursun . Şimdi n'olacak ? Ne zaman görebileceğim kim bilir ? Bir ümitsizlik hali. (Kırmızının başka bir tonu daha ) Duralım ! Mesafe ne demekti ? Uzaklık. Peki bu kelimenin  mana aleminde bir yeri var mıydı ? Yoksa biz mana hocalarımız ve Allah'ımızla olan bağı bir Şırnak - Edirne karayolu mesafesi  bakışında mı görüyorduk ? Mesafeleri hemen şimdi kaldırın zira zihnin bir oyunu. İnanmakta güçlük çekiyor olabilirsin ancak şu an tam da şu an Allah'ınla göz göze diz dize olmaktasın ve kaçırdığını sandığın hocanla da zaten her an birliktesin ?! Yani mana alemi sevgilileriyle birliktelik için doktor - hasta  iletişimi ve ritüeline ihtiyaç var mıydı? İç aleminle olan irtibatın yeter. Ne demiştik ? Söylemeye ne hacet , O beni bilmez mi?

Yola sakince ve hissederek devam etmek için... O'nun seni  sevdiği ve korumaya aldığı için sana her bir hali yarattığını bilmelisin. Buna olan kuşkun ya da  o hali manasız buluşların senin kendi elinle Allah'a yarattığın derin uçurumlardır.  Ve sonra birde bakarsın ki sitemkar ve ama'lı cümleler kurmaktasındır. Ve mutsuz. Acaba niye ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder